12 Şubat 2015 Perşembe

Değerlerimiz Ve Biz


Değer yargıları; toplumların örf, adet, gelenek hatta yasalarını düzenleyen faktörlerden biridir.


Değer yargıları; milli ve uluslar arası nitelikte olabilir.


Bu gün, neredeyse yılın bütün günlerini içeren, anma ve kutlama günleri veya haftaları bulunmaktadır.


Acaba unutulan bazı değerleri hatırlamak ve hatırlatmak mıdır amaç?


Anneler günü, babalar günü, öğretmenler günü, engelliler günü ve haftası, çevre günü ve sizin de sayabileceğiniz daha bir çok gün ve hafta, sırası geldikçe gündeme konulmakta ve toplum tarafından anma ve kutlama günleri yapılmaktadır.


Şunu anlamak istiyorum.


Neden tüm yıl boyunca değil de yılın bir gününe ya da bir haftasına sığdırılıyor bu değerlerin hatırlanması?


Neden mübarek annelerimize ve babalarımıza, yılın sadece bir gününde sevgimizi saygımızı göstermek için çırpınıyoruz da yılın diğer günlerinde hiç aklımıza getiremiyoruz?


Neden çevremizi her gün duyarlı bir şekilde temiz tutamıyoruz da, yılın sadece bir gününde temizlik işçisi kesiliyoruz ve bu konuda nutuklar atıyoruz?


Neden engelli insanlarla ilgili hassasiyetleri yılın bir haftasına sığdırmaya çalışıyoruz?


Neden sevdiğimize 14 Şubat’ta gösterdiğimiz ilgi ve muhabbeti tüm yıla yayamıyoruz?


Değerlerimize değer vermek, yılın bir gününe ya da bir haftasına mı mahsus diye soruyorum kendime.


Bu günler olmasaydı annemize, babamıza, öğretmenimize saygımız olmayacak mıydı?


Bu günler olmasaydı çevremize, hastalaraımıza, engellilerimize sevdiklerimize duyarlılığımız olmayacak mıydı?


Olması gerekirdi ve olacaktı.


Benim bu konudaki düşüncem;  bazı kutlamalar ticari, bazıları da siyasi çıkar düşünülerek dünyaya kabul ettirilmiş olgulardır.


Aslında tüm değerlerimizi yılın her gününde yaşamak ve yaşatmak en doğru olanı değil midir? 


Hepimizin genel olarak yaptığı …


Sadece bir gün değer veririz
Anneye, babaya, öğretmene,
Yaşlıya, hastaya, engelliye,
Hayvana, ağaca, doğaya,
Düşkünlere, muhtaçlara, çocuklara,
Dostlara, arkadaşlara, sevgiliye,


Diğer günler salla gitsin,
Dostlar alışverişte görsün,
Rabbim selâmet versin


Sevgi ve saygılarımla…

19 Ocak 2015 Pazartesi

Bak Sen Şu İşe!

Bu nasıl bir paralellik…

Hükümet yetkilileri,  her fırsatta ağızlarına sakız yaptıkları paralel yapıdan söz ediyorlar.

Her seferinde de nefretle anıyorlar bu paralel denen yapıyı.

İyi hoş da yıllar önce aynı hükümetin aynı değerli üyeleri şimdi paralel dedikleri yapının Pensilvanya’da ki liderine övgüler yağdır mıyorlarmıydı?

O’na haksızlık yapıldığını savunmuyorlar mıydı?

Son yıllarda hükümet, yaşadığı malum sıkıntılar yüzünden suçu bu paralel yapıya atmadı mı?

Dönemin başbakanı miting alanlarında “Ne istediler de vermedik” diye bas bas bağırmadı mı?

Hükümet yetkilileri utanmadan “Meğer bunlar aramızdaymışta haberimiz yokmuş” gibi hem suçlu hem güçlü beyenatlar vermiyorlar mı?

Şimdi küfrettikleri bu paralel yapıyı devletin içine yıllarca sistemli bir şekilde bu hükümet yerleştirmedi mi?

Ey Hükümet; eğer bunlar hain ise siz de bu ihanete ortak olmadınız mı?

Şimdi,  eski ortağınız olan bu paralel yapıya küfrederek pirim mi sağlamaya çalışıyorsunuz?

O zaman, siz hükümet olarak, 
Henüz farkına vardığınızı söylediğiniz bu paralel yapı yüzünden mağdur olanların mağduriyetlerini gidermekle yükümlüsünüz.

Yıllarca ister farkında olun ister olmayın bu yapıyı içinizde barındırmanız çok büyük gaflet ve suçtur.


Hiç vakit kaybetmeden istifa etmelisiniz.